6098 Sayılı Borçlar Kanunu Madde 19
“Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.” Denilmiştir.
Muvazaanın dört unsuru bulunmaktadır. Bunlar;
• Görünürdeki işlem,
•Muvazaa anlaşması,
• Gizli işlem,
• Aldatma kastıdır.
Bir kimse, miras bırakanın hayattayken yapmış olduğu satış veya devir işleminin muvazaalı olduğunu iddia ediyorsa bunu her türlü delile dayanarak ispat edebilir.
Ancak buradaki önemli husus yukarıda belirtilen dört unsurun, davaya konu işlemde bulunduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmasıdır.
Nitekim YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas Numarası: 2020/292 Karar Numarası: 2022/1251 Karar Tarihi: 05.10.2022 kararında :
“…Muris muvazaasını öteki nispi muvazaalardan ayıran unsur ise mirasçıları aldatmak amacıyla yapılmasıdır. Daha açık bir anlatımla, 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere bu muvazaa türünde miras bırakan, mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapuda kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu memuru önünde iradesini satış veya ölünceye kadar bakma akdi şeklinde açıklamaktadır.
Bu nedenle, miras bırakanın muvazaalı işlemi yaparken gerçek irade ve amacı mirasçılarından mal kaçırmak olmalıdır. Murisin mirasçılarından mal kaçırma amacının bulunmaması hâlinde 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararını uygulama olanağı bulunmamaktadır.
…
Dinlenen davacı tanıklarından hiçbiri çekişmeli temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı yapıldığını ifade etmemiştir. Davacı taraf iddiasını ispata yarar başkaca delil göstermediği gibi dosya kapsamından da miras bırakan ile davacı kızı arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek herhangi bir husumeti ortaya konulmamıştır. “Denilmiştir.